Sevgili Peygamberimiz hakkında birkaç kelime…
Ramazan AYVALLI
Bugünkü makâlemizin hemen başında birazcık, kelâmların en güzeli olan, yüce Allahın kelâmı Kurân-ı kerîmde medhedilen, bütün insanlara ve cinnîlere Peygamber olarak seçilip gönderilen, Allahü teâlânın Habîbi, yaratılmış bütün insanların ve diğer mahlûkâtın her bakımdan en üstünü, en güzeli, en şereflisi, son ve en üstün Peygamber Muhammed aleyhisselâmdan âyet-i kerîmelerde nasıl bahsedildiğini ele alalım:
Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik [Enbiyâ, 107],
Ey Peygamber! Biz seni hakîkaten bir şâhit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı, Allahın izniyle Ona çağıran ve nûrlandıran bir ışık olarak gönderdik [Ahzâb, 45],
Senin için bitmeyen-tükenmeyen [sonsuz] mükâfât vardır. Elbette sen büyük bir [en büyük] ahlâk üzeresin [Kalem, 3-4],
Rabbin sana [çok nimet] verecek, sen de râzı olacaksın [Duhâ, 5],
Allah ve melekleri, Resûle salât ediyorlar [Allahın salâtı ona rahmet etmesi, meleklerin salâtı ise ona istiğfâr okumaları manâsındadır]; ey îmân edenler, siz de Ona salât u selâm getirin [müminlerin salâtı ise, ona duâ etmeleri anlamındadır] [Ahzâb, 56] gibi âyet-i kerîmelere muhâtap olan Sevgili Peygamberimizin Mevlidi [doğum zamanı], Rebîul-evvel ayının 11. ve 12. günleri arasındaki [bu sene 25 Şubat Perşembeyi 26 Şubat Cumaya bağlayan] gece idi.
Resûlullah Efendimiz buyurmuştur ki:
Bir şeyi çok seven, elbette onu çok anar. [Deylemî] [Resûlullahı seven de, onu çok anar.]
Peygamberleri anmak, hâtırlamak ibâdettir. [Deylemî]
Allahü teâlâ, bir kimseye söz ve yazı sanatı ihsân ederse, Resûlullahı övsün, düşmânlarını kötülesin hadîs-i şerîfine uyularak, asırlardır mevlid kitapları yazılmış ve okunmuştur.
Şüphe yoktur ki, Allahü tealâyı sevenin, Onun Resûlünü de sevmesi vâciptir, farzdır. Ayrıca onun yolunda olan sâlih kulları da sevmesi lâzımdır. Resûlullahı çok sevmek lâzım olduğu konusunda, pekçok İslâm âlimi birçok kitap yazmıştır. Çünkü, başta Sahîh-i Buhârî olmak üzere, birçok hadîs kitâbında yer alan bir hadîs-i şerîfte, Bir kimse, beni çocuğundan, babasından ve herkesten daha çok sevmedikçe, îmân etmiş olmaz buyuruldu. Yanî o kişinin îmânı kâmil, olgun olmaz.
Yüce Rabbimiz: Peygamber, müminlere canlarından evlâdır, ileridir, daha yakındır; [O, müminler nazarında kendi nefislerinden, canlarından daha önce gelir; Müminlerin, Peygamberi kendi nefislerinden çok sevmeleri gerekir.] Onun hanımları da onların anneleridir….. [Ahzâb, 6] buyuruyor.
Yine Allahü teâlâ şöyle buyurmaktadır:
(Ey inananlar!) Andolsun ki, size içinizden [kendinizden] öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız, ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün [üstünüze çokça titreyen], müminlere karşı çok şefkatli ve gâyet merhametlidir.
(Ey Habîbim Muhammed!) Eğer yüz çevirirlerse [aldırmazlarsa], onlara de ki: Allah bana yeter. Ondan başka ilâh yoktur. Ben, sâdece Ona güvenip dayanırım. O, yüce Arşın sâhibidir, [O, büyük Arşın Rabbidir.] (Tevbe, 128-129)
HER BAKIMDAN EN ÜSTÜN!..
Âlemlere rahmet olarak gönderilen, kâinâtın baş tâcı, ebedî rehberimiz, varlığımızı ve kurtuluşumuzu kendisine borçlu olduğumuz Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Mustafa (aleyhis-selâm) hakkında yazı yazmak, söz söylemek, konferans vermek, vaz etmek aslında çok zor bir iş. Çünkü bir şâir diyor ki:
Her vasfı ki, imtiyâzı hâiz/Târih onu vasfederken âciz.
Sevgili Peygamberimizin şâirlerinden Hassân b. Sâbit(radıyallahü anh)in şu sözü ne kadar mânidârdır:
Ben, Muhammed Mustafâ(sallallahü aleyhi ve sellem)dan bahs ederken, Onu medhediyor değilim; bilakis Ondan bahsetmek sûretiyle, kendi sözlerimi kıymetlendirmiş oluyorum.
Gönüller Sultânı Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmînin (kuddise sirruh) kelâmı da çok manâlıdır:
Ben, âlemler genişliğinde bir ağız isterim, tâ ki, meleklerin bile gıpta ettiği O zâttan söz edebileyim.
Burada, Arapça bir şiiri de zikretmeden geçemeyeceğiz. Manâsı şöyledir: O, beşerden bir beşerdir; fakat taşlar arasındaki yâkût taşı gibidir.
Bu şiirin diğer bir varyantı ise şu şekildedir: Muhammed (aleyhisselâm) bir beşerdir, fakat alelâde bir beşer değildir. Aslında o bir yâkût, diğer insanlar ise taş gibidir.