04 October 2024, Cuma 15:19:05 İletişim Formu

İbretlik Bir Hatıra

Ekleyen zmtadmin On Ocak - 7 - 2010 Yorum Ekle

 

resim5İbretlik Bir Hatıra…

Çok güzel Türkçe konuşan ve Müslüman olan bir Alman’ın,

Adı Ahmed olunca Türk zannedilip İzmir’de nezarethaneye atılır.

Soyadını bile okumazlar. Kendisinin Alman olduğunu söylemesine rağmen,

inandıramaz. Suçu, giydiği kıyafet: “Başında bir sarık,

yere kadar bol bir elbise, bembeyaz sakal…”

 

Nezaretten ayrılırken, Ahmed Schmieder onlara der ki:

“Beni kılık kıyafetimden dolayı tutukladınız…

Ben bu kıyafetimle, sizin atalarınız Fatih’e, Yavuz’a, Kanuni’ye benziyorum.

Sizler de şimdi benim atalarım Hanslara, Schüller’e benziyorsunuz.

AB’ye giriş kılık kıyafetle olmaz. Fikirle olur, üretimle olur,

medeniyet ve kültürle olur.”

 

“Pakistan’a gitmiştim. O zamanlar ateisttim. Hiçbir din beni ilgilendirmiyordu.

Akşamdan sonra minareler ışıklandırılmış, müezzinler çeşitli ilâhiler söylüyorlardı.

Uzun uzun dinledim. Bir ahenk vardı. Çoğu Arapça olduğu için anlamıyordum.

 

Ertesi gün Pakistan Din İşleri Bakanlığı’na gittim.

‘Akşamki merasiminiz ne idi?’ dedim. Yetkililer bana,

‘Akşam Peygamberimiz Hazret-i Muhammed’in doğum günü idi.

O’nu anıyorduk.’ dediler. ‘Öyleyse O’nun bana bir kitabını verin!’ dedim.

 

Bana bir hadis kitabı verdiler.

Rastgele bir sahifesini açtım, tercüme ettirdim.

‘Dişlerinizi misvakla temizleyin!’ diyordu.

Misvakın ne olduğunu sözlükten öğrendim.

Laboratuvara götürdüm, incelettim:

 

Misvak; vitamin yüklü bir madde. Eğer kullanılırsa, dişlerde

skorbüt denilen hastalığın önüne geçiyor. Suyu, midede özümlemeyi, sindirimi kolaylaştırıyor. Bağırsakların işini kolaylaştırıyor. En önemlisi de,

devamlı kullananlarda basur denilen rahatsızlık olmuyor.

İşte bir odun parçası beni hidayete eriştirdi ve Müslüman oldum.”

 

Kaldı ki, misvakın daha başka faydaları da var.

Ne var ki, bir Alman ancak bu kadarının farkına varabilmiş

ve ona bu kadarı kâfi gelmiş.(Alıntı)

 

Ne mutlu hidayet nasip olanlara …

 Haftaya görüşmek üzere…

 

http://www.medyabar.com/koseyazilari/1235/ibretlik-bir-hatira8230.aspx

http://www.akyazihaber.com/yazidetay.php?id=12

http://www.sakaryahalk.com/default.aspx

http://www.sakaryadan.com/author_article_detail.php?article_id=468

Ahiskalilar.org

Ekleyen zmtadmin On Ocak - 6 - 2010 Yorum Ekle

ahiska_clip_image001Ahiskalilar.org
sitesinde yayınlanan 65 albüm altındaki 1482 adet Ahıska Türkleri ile
ilgili resimleri gezinmek istiyorsanız buyurun

http://foto.ahiskalilar.org/index.php

Hatim-i Esam (Rahmetullahi Aleyh)

Ekleyen zmtadmin On Ocak - 6 - 2010 Yorum Ekle

gunun_sozuGençliğin kıymetini ihtiyarlar, huzurun kıymetini huzursuzlar, sıhhatin kıymetini hastalar, hayatın kıymetini ölüler bilir.

Hatim-i Esam Rahmetullahi Aleyh

Çayın canı ‘ben’ çeker

Ekleyen zmtadmin On Ocak - 5 - 2010 Yorum Ekle

Muammer Erkul

muammererkul

Çayın canı ‘ben’ çeker.. [07.01.2007]

 

Sabah, henüz, kapağı açılmamış bir gazoz kadar sakin dururken; çayın canı ‘beni’ çeker!..
Çayın demi; demliğin ağzından bardağın içine, bardağın ağzından içime dökülür…
Ben, fısıldarım; içine!..
Duyuyor musun?..
…..
Kim duyar, kimbilir; ben konuştukça! 

Susmak;
Dağlar gibi konuşmaktır!..
?
Sabah, henüz, kapağı açılmamış bir gazoz kadar sakin dururken; çayın canı ‘ben’ çeker!..
Bense hâlâ; üstünde dumanlar, ve altında dalgalar oynaşan, ak saçlı bir ulu dağ kadar sessizce otururum, hayâlinin başında!..?
?
Başımda yeller, dışımda eller dolaşır…
Tırmalanırım; tırmanıldıkça!..
İçim kanar;
Sızarım çaylara doğru!..?
?
Bir kızıl çay akar denize kadar; içimden gelip… Bir kızıl çay akar demliğin dudağından… Bir kızıl çay bulaşır dudağıma, bardaktan…
Durur çarkı saatlerin;
Kurur dudağım!..?
?
Kurur; dudağımda ne varsa, ve kurur kelimeler!..
Durdukça vakit, ve senin hayâlin durdukça karşımda.
Bir martı; son caklamasının tam ortasında durdukça heykel gibi, kaskatı; Salacak’la Sarayburnu arasında… Ben çözülemem…
Çözülmez kelimeler! ..?
?
Bu sabah, yine çayın canı beni çeker! ..
Bir kızıl çay akar denize doğru içimden, bir kızıl çay akar demliğin dudağından, bir kızıl çay bulaşınca dudağıma, bardaktan… Durur saatler… Kurur kalır dudağım; tadı bilinmez!..?
?
Ben, konuşurum kendi kendime; duymazsın…
Bilmesem de kimler duyar, ben konuştukça… Bilirim… Bilirim ki susmak;
Dağlar gibi konuşmaktır!..

mmmmr

Muhammed Salih

Ekleyen zmtadmin On Ocak - 4 - 2010 Yorum Ekle
gunun_sozuBana, güzel deniz kenarlarında, Yeşil ormanlardan bahsetme bacım. Ben yalnız Türkistan topraklarında Yaşayabilecek bir garip ağacım… (Muhammed Salih)

Web Sitemiz Güncellendi

Ekleyen zmtadmin On Ocak - 3 - 2010 Yorum Ekle

Değerli Dostlarım;

Mehmettastan.com,

2010 Yılına yenilikler ile girerken, web sayfamda güncellenmiştir. Daha gelişmiş, hızlı ve kolay arayüzü ile mecvut bilgilerde dahil olmak üzere yeni bilgilerin yer aldığı, kişisel görüşlerimi ve haberleri paylaştığım, fotoğraf ve video galerisinin bulunduğu yeni web sitemin hayırlı olmasını temenni ederim. Web sitesi ile ilgili görüş ve önerilerde bulunabilir, yoruma açık alanlarda yorum yapabilirsiniz.

2010 Yılı Hayırlı Olsun

Ekleyen zmtadmin On Ocak - 3 - 2010 Yorum Ekle

newyearx

2010 Yılınıda Ülkemiz üzerindeki kara bulutların dağıldığı,; barış ve kardeşliğin hakim olduğu, bolluk ve bereketin nasip olduğu, sağlıklı ve huzurla dolu nice yıllar dilerim…

Hoş Geldin 2010….

 

Seyyid Ahmet Arvasi

Ekleyen zmtadmin On Ocak - 2 - 2010 Yorum Ekle

Mehmet TAŞTAN

resim5

Seyyid Ahmet ARVASİ

Bir ömrü çile ve mücadele ile geçmiş büyük dava adamı…
15 Şubat 1932′de Ağrı ilinin Doğubayazıt ilçesinde doğan Seyyid Ahmet Arvasi ailece Van’ın Bahçesaray ilçesine bağlı Arvas (Doğanyayla) köyündendir.
Seyyid Ahmed Arvasi’nin ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen sevenleri ve ülkücü gençlik O’nu unutmuyor…
Arvasi Hoca bundan 21 yıl önce 31 Aralık 1988′de hayata gözlerini yumdu.
Seyyid Ahmed Arvasi hoca, evlad-ı resul olup ve yazmış olduğu ‘Türk – İslam Ülküsü’ isimli üç ciltlik eseriyle yetişen gençliğe büyük ışık tutmuş,imanlı bir gençliğin yetişmesine vesile olmuştur.
“Ben, İslam iman ve ahlakına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, büyük Türk Milleti’ni iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen ve böylece “İslam’ı gaye edinen” Türk milliyetçiliği şuuruna sahibim.
İnanıyorum ki, hem Türk, hem Müslüman olmak, hem de muasır dünyaya öncülük etmek mümkündür. Ecdadımız bütün tarihleri boyunca bunu denediler ve başarılı oldular. O halde bizler niye bu tarihi misyonumuzu yerine getirmeyelim?” S.Ahmet ARVASİ K.S
Arvasi Hoca Türkiye Gazetesindeki yazıları ile gönlümüze bir pencere açmıştı…
Eserleri ise bir mektep hüviyetinde idi…
Şimdiki zamanda açılım için istişare üzerine istişare yapanlar O’nun yazmış olduğu ‘’Doğu Anadolu Gerçeği ‘’ adlı eserini iyi okuyup anlamaları lazım…

Vefatının hemen ardından kaleme aldığım bir şiirimle yazımızı tamamlayalım…

Seyyid Ahmet Arvasi’nin Ardından…

Bir damla gözyaşı döktüm içime,
Allah rahmet eylesin kavuştun Hakk’ın rahmetine.
Bir inanç, bir dava, bir ülkü üzerine,
Elli altı yıl mücadele verdin hocam…

Sizinle bir kahvede tanıştık.
Birbirimize o kadar çabuk alıştık.
Kader, fırsat vermedi çabuk ayrıldık.
Elini öpmeye hasret kaldık hocam…

Dert çile mücadele sizde vardı.
Fikirlerin sohbetlerin bize kaldı.
Bir acı haber bu yurdu sardı.
Ölümün bile cihaddı hocam…

11.01.1989

http://www.medyabar.com/koseyazilari/1215/seyyid-ahmet-arvasi8230.aspx

http://www.akyazihaber.com/yazidetay.php?id=11


Copygiht © 2009 www.mehmetastan.com Mehmet TAŞTAN Kişisel Web Sayfası - Web Tasarım